top of page

Wei Wu Wei - Eylemsizlik Eylemi

Güncelleme tarihi: 23 Ara 2020

Bir Doğa İlkesi:

"Tao hiçbir şey yapmaz ama yine de 'hiçbir şey' yapılmadan kalmaz."


Bazen bir şeyleri yapmak için gereğinden fazla çaba sarf etmemek ya da hiçbir şey yapmamak yaşamımızda bizi ihtiyaç duyduğumuz ‘normal’ akışa getirir. Aslında hayatta her şey bir uyum içinde ve kendi akışında gerçekleşir fakat biz günlük hayat koşturmacasında, ‘stres’ dediğimiz olgu ile boğuşarak bunu bazen engeller veya bozarız, daha doğrusu ‘bilinçli olarak yapmasak da’ bu akışın uyumundan uzaklaştırırız kendimizi.

Öte yandan bu terim yanlış algılanmamalıdır. "Hiçbir şey yapmamak" ya da "Eylemsizlik" tembel davranmayı veya kaderciliği benimsemeyi değil, yaşamın akışı ile uyum içinde olmayı ve hayatın doğal ahengine güvenmeyi gerektirir.


Bir Doğa İlkesi: Wei Wu Wei

"Tao hiçbir şey yapmaz ama yine de 'hiçbir şey' yapılmadan kalmaz."

Tao Te Ching, Lao Tzu tarafından M.Ö. 5.yy’da yazılmış felsefik bir eserdir. Bu eser Taoculuğun temel kitabı olarak kabul edilir ve Taocu felsefenin ana prensibi olan “Wei Wu Wei” yani “Eylemsizlik Eylemi” düşüncesini temele alır. ‘Wei Wu Wei’ - ‘eylemsizlik eylemi’ ilk duyulduğunda paradoksal gelebilir lakin üzerinde düşünüldüğünde çok anlamlı, derin ve bir o kadar da sade bir doğa ilkesini özetler:


Nehir akarken bir eylem içindedir ama ‘doğru’ yolu, kendi yolunu bulmak için herhangi bir çaba sarf etmez.

Peki Bates Metodu'nun Bununla Bağlantısı Nedir?

Bates Metodu da ilhamını doğadan alır. Dr. Bates'in esas olarak yaptığı gözün doğasını incelemekti. Bir röportajda Dr. Bates’e kullandığı tekniğin adı sorulduğunda tekniğinin bir ismi olmadığını ancak uyguladığı metodun, gözün 'normal' görme biçimlerine dayandığını belirtmiştir. Zaman içinde bu konuda çekimser olmasına rağmen bir isimlendirme yapmak gerektiğinden tekniğine kendi adını vermiştir.


Doğru Yolu Nasıl Bulacağız?

Sitede daha önce birkaç defa "Görmenin çabasız bir eylem" olduğunu belirttim. Peki, doğru yolu nasıl bulacağız diye sorarsanız bu sorunuzu, görmenin ilkelerini kısaca özetlemeye çalışarak yanıtlayacağım.

Görmek Çabasız Bir Eylemdir.”
  • Küçük noktalara dikkatinizi verin, daha geniş alanda netlik görmeye başlayacaksınız.

Çok çelişkili duyuluyor, değil mi? Bu durum tamamen gözümüzün fizyolojisi, doğası ile açıklanabilir: İnsan gözü imgelerin merkezini net görürken, periferiyi (çevreyi) daha bulanık görür. Yaşam biçimlerimiz bizi bu doğal ilkeden uzaklaştırınca bakışlarımızı yaymaya başlarız. Geniş alanlara bakmaya eğilim gösteririz ve bu eğilim görmeyi olumsuz etkilediği için imgeler bulanıklaşır. Dikkati yeniden küçük noktalara vermek ise bir ‘göz egzersizi’ olarak değil, doğal bir eylem olarak gerçekleştiğinde, tıpkı tüm ‘doğallığıyla’ akan nehir gibi görme sistemimizde de ‘işler yoluna girer’.


Neden bakışlarımızı yayarız?

Sıkıldığımız,

bakıp görmek istemediğimiz,

belki bazen ‘var' olmak istemediğimiz için olabilir mi?


Görmek bir şeyler yapma hali değil, VAR olma halidir…

  • Bir de şu açıdan değerlendirelim: Aynı anda birçok şey yapmayı deneyip elde ettiğiniz başarıdan tatmin olmadığınız oldu mu?

Şahsen ne zaman aynı anda bir kaç farklı şey yapmaya kalksam, yaptıklarımın hakkını vermediğimi fark ediyorum. Yemek yerken film seyretmek, bir iş yaparken çocuklarımı dinlemek… Doğrusu şu ki: Zihin tek şeye daha kolay odaklanıyor.


Aynı anda birçok şeyi yapma arzusu, hakim olma arzusu gibi geliyor bana. Oysa hakim olma isteği eldekilerin hepsini kaybetmeyle sonuçlanır çoğu kez. Daha geniş alanı net görme çabasının, tüm netliği kaybettirmesi gibi…

Görmede "Wei Wu Wei" Nasıl Olur Bir Örnek Daha Verelim

İnsan gözünde ikili ve birbirini tamamlayan bir sistem söz konusudur. Merkezde netlik varken, çevre görüşümüz harekete duyarlıdır. Tünel içinden bakar gibi bir görüş doğal değildir. Merkezdeki netlik ne kadar önemli ise periferideki görme alanımızda var olan hareket algısı da bir o kadar önemlidir.


Yatay düzlemde 180 dereceye yakın, oldukça geniş bir görme açısına sahibiz, buna sahipken açıyı sadece dar, küçük bir alanla sınırlandırmak gözlerimizi olumsuz etkiler.

Yere bakarak yürüyorsanız, şimdi belki de bu alışkanlığınızı gözden geçirmenin tam zamanıdır.

Bu ikili sistem aynı zamanda birbirini de besler. Periferideki hareketleri algılamak, örneğin doğada yürüyüş yaparken etrafınızdaki ağaç dallarının rüzgar tarafından sallanmasını fark etmek, merkezdeki netliği daha belirgin kılar.

Bu bize 'zıtların birliğini' de hatırlatmıyor mu?

Sıcağı anlamak için soğuğu bilmek gibi…


Tai Chi çalışanlar hatırlayacaktır: Tai chi formunu (koreografisini) tümüyle öğrenmeye ve yapmaya başlamadan önce ‘ağacı kucaklamak’ gibi, sadece dik dururken gevşemeyi öğrenmenin ne kadar önemli olduğu tartışılmaz bir gerçektir.

Doğal Görme ile Tai Chi'yi bu anlamda çok bağlantılı buluyor ve birlikte çalışıldığında büyük kazanımlar elde edileceğini belirtmek istiyorum.


Sonuç Olarak...

Gözlerimizi sadece kapatarak yaptığımız uygulamalar ‘pasif gevşemeye’ yardımcı oluyor. Bir nehrin akışını barajla kapatırsanız göle dönüşür ve su durgun olur. Başlangıçta bunu bolca pratik etmek elbette çok önemli lakin nihai olarak gözlerimiz her an açıkken sürekli, ‘dinamik gevşeme’ halinde olmak isteriz. Nehir hep doğal seyrinde aksın isteriz. Bu anlamda yukarıda bahsettiğim doğal görme ilkeleri bize yolu gösterecektir.


Ne kadar çok ‘durursak’, akış içindeyken o kadar gevşemeyi başarırız.


bottom of page